Savaşlardan galip çıkmakla elde ettikleri başarıdan duydukları memnuniyetten ziyade; barış ve huzuru sağlamak için savaşmak zorunda kalmaları hüzünleri olmuştur. Her zaferden sonra zalimlerin kaybetmelerini ilahi adaletin tecellisi olarak görürler. Savaşlarda masum insanların ölmesi ihtimallerini düşünmekten uykusuz geceler geçirirler. Bu ikilem içinde geleceğe yürümek, insanım deyip insanlığını bilen her kul için kabullenilmesi çok zor bir durumdur.
BAŞKAN, hayalindeki arzusunu diğer dünya liderlerinin ortak duygusu hâline getirme umudunu yitirmemiştir.
Şeytani dengeleri elinde tutan emperyalizmin ve işbirlikçilerinin vicdan ve merhametten yoksun insan kılığındaki mahlukları yüzünden Dünyayı cehenneme döndürmek istemelerini görmesi, daha çok çalışması, zulme baş kaldırması, ölümüne koşturmasının yegane sebebidir.
Yaradan’ın küçük cennet olarak dizayn ettiği Dünyanın, kullarına insanca yaşamak için yeteceği düşüncesini Dünya liderlerinin bir arada olduğu platformlarda seslendirdiğini görmek, Milletimiz için takdire şayan bir haldir.
Zalimlerin karşısında mazlumları korumak için silahlanmaya ihtiyaç duyma mecburiyetinde olmanın üzüntüsünü de gönlünün derinliklerinde yaşadığı kaçınılmaz bir gerçektir.
Dünyanın en güçlü Devleti TÜRKİYE olmalıdır arzusunun altinda HAK'kın rızasına nail olmak, insanlığın yaşam hakkının korunmasını sağlamak, Dünyanın barış içinde yaşamasını istemek olduğunu çok iyi bilmekteyiz.
Yaradan’ın insanlığa bahşettiği bütün güzellikleri insanlığın önüne koymak için Dünyada harcanan paraların silahlanma yerine insanlığın temel ihtiyaçlarına harcansa her canlının yaşam şartlarının iyileştirilmesi için yeterli olacağını düşünmektedir.
Başkanın bu hali, DAVA arkadaşlarını ve kahraman HALKINI bir tek talimatı ile meydanlara ölümüne inmesi için yeterli kılmaktadır. Hamdolsun! Domuz çiftliklerinden beslenmiş içteki hainlere, domuz çiftliklerinde yetişmiş emperyalist faşistlere 15 TEMMUZ’da olduğu gibi Dünyayı dar getirmenin imani bir görev olduğuna inanan KAHRAMAN MILLETE sahibiz.
Başkanın etrafında ölümüne olan insanları ellerindeki güçleriyle, baskı, korku, zulüm, hainlikle, montajla, şantajla sindirmek isteyenler; suskunluğun, günü ve zamanı geldiğinde ayağa kalkışın imanlarının gereğinden olduğunu bilemezler. Onlar suskunluğu korkudan, ayağa kalkışı ise acıdan sanırlar.
Ateş bacayı sardığında beyhude arayışlarla ellerinde imkanlarla masum insanların canlarını yakarak kurtulacaklarını düşünürler. Halbuki istemeden de olsa halkının, Başkanına daha bağlanmalarını sağlarlar. Yaptıkları son salvolarıdır, geç anlarlar.
Başkanlarına sadakatle bağlı olanları anlayamayan, Maddeye esir, Manaya misafir olanların bu ideallerdeki insanlara inanmalarını beklemek gaflet ve delalet halidir. Onların söyledikleri doğruları kabul edersiniz lakin kendilerinin doğru olmadıklarını bilirsiniz.
Başkanla birlikte ömür tüketen dava erlerinin içten sadakatinin altında güvenilir olması, itimat edilir olması, evrensel değerlere canı gönülden bağlı olmasıdır.
Başkanın, silahsızlanmadaki arzusu; yeni düzende paylaşımın adil olması, BARIŞ içinde SEVGİ ile ÖZGÜRCE yaşanacak DÜNYA olmasıdır. Evrensel değerlerine sözde değil özde olan bağlılığı, bu gerçeği samimiyetle istediğinin kefaretidir.
_Öldürmeyi eziyet, güldürmeyi meziyet gören ruhunu, silahlar sızlatamayacaktır. _
Dünyadaki bütün sermayelerini öldürmeye dayalı eylemlerle elde eden emperyalist güçlerin ellerindeki imkan ve fırsatlarla TÜRKİYE’ye ambargo koymalarının altında yatan gerçek, aklı selim düşünen herkesçe bellidir. Zulümle elde ettikleri sömürü düzenlerinin çarklarına çomak sokulacak, düzenleri bozulacak. İnsanlık uyanacak, ayağa kalkacak, er-geç kazanan iyiler ve iyilik olacak.