Seçime bir hafta kaldı. Algının, bilgi kirliliğinin havalarda uçuştuğu, toplumun sınır uçlarınla oynandığı bir süreç geçirmekteyiz.
Bu sürecin en takdir edilen gelişmesi, toplumumuzun en kutsal değerlerine, şehitlerimizin ruhunu inciten ağır tahrik içeren sözlerin söylenmesine rağmen halkımızın tahriklere itibar etmemeleri toplumsal huzurun bozulmasını isteyenlerin oyunlarına gelmemeleri, demokrasiye, sandığa olan inançlarını kaybetmemeleridir.
Muhalefet ve yandaşlarının iktidarın yaptıkları doğru işleri takdir etmeme çabalarını, bildikleri doğrulara şahit olan iradelerine pranga vurma gayretlerini ilkesiz siyaset adına makul görebiliriz.
Kabul edilemez olan halleri ise kendi birlikteliklerini sağlayan, üzerinde anlaşma yaptıkları şartları TAKKİYE yaparak, yok sayarak yalana dolana sarılma gayretleridir.
2002 den bugüne İSTİKRAR ile süren yönetim sürecinde, orman yangınları, depremler, seller, terör eylemleri, darbe kalkışmaları, döviz manipülasyonları, ekonomik baskılar hepsini yaşadık.
Bugünün gelinen BAŞKANLIK sistemi sayesinde İLKELİ, OMURGALI siyaset yapanlarla, TAKKİYE yapanları net ve açık bir şekilde tanımlama şansına sahip olduk.
Sözde Ümmetçi,
Komünist,
Sosyalist,
Liberal,
Demokrat,
Türk Milliyetçisi,
Kürt Milliyetçisi olduklarını iddia edenlerin aynı masa etrafında tek bir müşterekte anlaştıklarının varlığına müşahede ettik.
AL YILDIZLI BAYRAĞIMIZIN altında özgürce, onurlu bir şekilde yaşamak yerine Suriye'de, Kuzey Irak'ta olduğu gibi, EMPERYALİST CONİLERİN bayrağı gölgesinde yaşama arzusunu özgürlük sayan ülkemizin bölünmesini, sınırlarımızın küçülmesini isteyen, emperyalizmin tetikçileri ASALA vesayetçilerinin KÜRT kardeşlerimizin kimliği arkasına sığınarak aşikara yaptıkları propagandalarından masadan kopardıkları vaatleri öğrendik.
İpin ucunu başkalarına kaptırmış olan birbirine benzemezlerin ise Trabzon' da başka konuşup, Van'da ayrılıkçı, faşist terör yanlılarının zafer işaretleri ile gönülden birlikteliklerini gördük...
Başkanlık sistemine göre girdiğimiz bu seçimin, partilerin gerçek yüzlerini görmek açısından çok önemli olduğuna vakıf olduk.
Parlamenter sistemde herkes kabullendiği ilkelere sahip siyaset yapıyor görüntüsü vermekte çok mahir olabiliyordu. Barajı aşmaları yeterliydi. En az milletvekili çıkarabilen partiler bile koalisyon hükümetlerinin ortağı olabilirdi.
İktidarla ittifak yapan partiler; TEK MİLLET, TEK DEVLET, TEK BAYRAK, TEK VATAN söyleminde TÜRKİYENİN her köşesinde aynı inanç aynı söylemle evelemeden gevelemeden konuşmalar yaptığı mitingler organize ettiklerini görmekteyiz.
Muhalefetin ittifak ortakları ise bölgesel, yöresel, kültürel ağırlıkları dikkate alarak, aldıkları kokuya göre söylemlerde bulunup, kelime oyunları yaparak konuşmaktalar.
SÖZ vermenin sıfır maliyet ve zahmetsiz olduğu inancı içinde vaatleri destursuz sıralamaktalar. Mangalda kül bırakmamaktalar.
Çoğu hallerde hayatımıza rehber olan ATA sözlerini yok hükmünde sayanlar halkımızın vicdan terazisinde karşılığını alacaklar.
YALANCININ mumu yatsıya kadar yanar sözüne itibar edenlerin cevabı açık ve net olduğunun,
İştir kişinin aynası lafa bakılmaz sözünün hükmünü kaybetmediğini 14 MAYIS akşamı kavrayacaklar.
