Her insan yaşamı içerisinde bir takım hadiseler, süprizler, olağan üstü meseleler den etkilenerek hayatında değişiklikler geçirebilir.
Bir olay yaşarsınız hipraktif olan davranışlarınız değişir mülayim bir şahsiyet olursunuz.
Mülayim bir şahsiyettken hiperaktif olabilirsiniz.
Haksızlık karşısında koyduğunuz tavrın sonunun nelere sebeb olacağını bilmeden bir duruş ortaya koyarsınız haklı olduğunuz ortaya çıkar.
Kendinizi aklamak için attığınız adımda bir kişinin şahsi hatası yüzünden davanıza zeval getirirsiniz.
Fakat hayat öğle şeyler öğretirki nefsimize dokunan olaylara sabretmenin, soğukkanlı davranmanın inandığınız ülvi değerlere olan faydalarını görmenin huzurunu yaşarsınız .
Musibet olduğunu sandığım bir olaydan aldığım ders ile imtihan dünyasında imtihandan geçmenin nefsen bazı fedakarlıklar gerektirdiğini öğrenmiştim.
1984 yılında
E 5 güzergahında Güzelyalı istikametinden Tuzlaya giderken orta bariyerlerden aniden yola atlayan 85 li yaşta 1.90 lı boylarda nur yüzlü hacı olduğunu öğrendiğim amcaya çarparak trafik kazası yapmıştım. Talat abim arka koltuğa geçerek, Hacı amcanın başını dizine koymuştu, hastaneye giderken hacı amca arkada sürekli tefekkür halindeydi kendisini unutmadığı için Allaha hamd ediyordu. Oldukça rahatlamıştım , iyi olduğunu düşünüyordum,aynadan yüzünü gördüğüm abim adeta için için ağlıyordu"abi ne oldu" dedim Bahaddin hiç sorma, abi neyi sormıyayım ne oldu söyle dediğimde hacı amcanın kaval kemiği mızrak gibi derinin dışına çıkmış ayağı çok kötü demişti.
Ne diyorsun yanlış görmeyesin, abi acısı olan biri Allahım beni unutmadın, sana hamdolsun dermi.
Bahaddin vallahi bende anlamadım ama ayak çok kötü..
Hastaneye nasıl gittim bilemedim, Haydarpaşa Numune hastanesine vardığımızda Hacı amcayı acilen ameliyata aldılar bir haftaya yakın hastanede kaldı.Sonra taburcu ettiler baba oğul gibi olmuştuk.
En az haftada bir gün evine ziyaretine gidip hasbihal ederdim. Bir sohbet sırasında sordum.
"Hacım anladığım kadarıyla hayatın hep Allahın rızası doğrultusunda geçmiş buna rağmen kaza günü kemiğin dışarı çıkmışken sürekli Allaha şükrettin, sevgili kuluyum beni unutmamış dedin. Böyle bir musibet 85 yaşında başına geliyor sen ise şükrediyorsun"
O anda Hayatıma yön veren müthiş cevabı almıştım.
"Bak oğlum çocukluğumdan beri ibadetimi aksatmadım, Anne'min , Baba'mın dualarını aldım Saliha bir eşim oldu hayırlı bir evlada sahip oldum hastalık çekmedim"
Yüce Rabbım ne istediysem verdi,gel görkü Yaradana olan sadakatim istediklerimi vermesinden mi acaba..! diye düşünerek sürekli İÇİMDE ŞÜPHEYLE yaşadım, içimdeki bu şüphe beni mutsuz ediyordu, bu sebeble hep DUA ettim yarabbim bana bir sıkıntı ver sana olan sadakatimin ölçüsünü göreyim.
Oğlum sen benim duam için görevlendirildin, artık gözüm açık gitmem. O kadar acıya rağmen hamd ettim, şükrettim, Yaradana olan sadakatim değişmedi demişti.
Adeta şok oldum bu nasıl itikad, nasıl teslimiyet diye düşünürken gözlerimden damlalar şakaklarımdan aşağı boşalıyordu.
Evet dostlar hayat almasını bilene çok şey öğretiyor.
Uğradığınız haksızlık karşısında susmanın, ergeç adaletin tecelli edeceğine teslim olmanın inandığın değerler için daha hayırlı olacağını düşünüyor değerlerine olan sadakatinin imtihanından geçtiğinin şuuru içinde feraset ve metanetle sabredip tefekkür halini sürdürmeyi imani bir görev olarak kabul ediyorsun.
Sabır, Metanet , Feraset FERAHLIĞA kardeştir öğreniyorsun