Cumhuriyetin , Demokrasinin en önemli kazanımlarından biri olan seçme ve seçilme hakkıyla Millettinin özgür iradesiyle defalarca seçilen BAŞKAN Recep Tayyip Erdoğan ın DAHA ADİL BİR DÜNYA MÜMKÜN başlığı ile yazdığı kitabından alıntıları olduğu şekliyle paylaşmak istedim.
Daha adil bir dünya ; sayfa 27 .
Saldırgan karşısında haklıyı koruyamayan, büyük güçlerin hak ihlallerini görmezden gelen bir uluslararası düzenle karşı karşıyayız.
Sayfa 30 ;
BM;
Konseyin kıtaları inançları, kökenleri ve kültürleri mümkün olan en adil şekilde temsil edecek bir yapıya kavuşturacak şekilde yeniden düzenlenmesi çözüm ve küresel barışın tesisi için DEVRİMSEL bir adım olacaktır.
Sayfa 33
Türkiyenin yaptığı uluslararası insani yardım ve kalkınma yardımı tutarı 5 milyar doları gecmis durumdadır. Türkiye milli gelirin yüzde 0,79 'unu insani yardım için ayırarak dünyanın en cömert ülkesi oldu..
Sayfa 34;
Tüm bu çalışmaları yardım elini uzattığımız insanların kim olduğuna , dinine ,kimliğine meşrebine bakmadan ,kapsayıcı ve kucaklayıcı bir yaklaşımla sürdürüyoruz. Uluslararası kuruluşlardan beklentimiz de bu anlayışla hareket etmeleridir.
Sayfa 35;
Sadece beş ülkenin bütün dünyanın kaderini etkileyecek konularda karar vermesi ne ahlaki ne adildir
Sayfa 38;
Kimse içinde yaşadığımız dünyanın adil ve sürdürebilir olduğunu iddia edemez
Sayfa 39;
Temelleri birinci Dünya savaşında atılan bu düzenin sorunları şimdi kendini bir çok başlıkta göstermektedir.
Bunlardan en çarpıcı olanı sömürgeci ve emperyalist anlayışın hâlâ varlığını sürdürmesidir
Sayfa 65 , 66;
Geçtiğimiz üç yüz yıl doğal kaynaklara sahip olma uğruna insanlığın feda edildiği, Adaletin askıya alındığı, bir dönemdi. Kaynaklar nedeniyle önce insanların topraklarını işgal ettiler ,sonra boyunlarına zincirler vurarak onları kölelestirdiler.Devaminda da doğal kaynaklarını sömürdüler.Ellerindeki her şeyi aldılar .Maddi manevi sömürüye katliama maruz bıraktıkları insanlara şimdi kapılarını kapatıyorlar. Irkçılık almış başını gidiyor. Yabancı düşmanlığı Avrupanın sokaklarında duvarları kaplayan sloganlarda kendine daha fazla yer buluyor. 21 yüzyılda bu acımasız sistemin devam edemeyeceğini artık hep birlikte idrak etmekteyiz.
İnsana sadece ve sadece insan olduğu için değer vermeyen bir anlayışın , küresel güvenliği ve huzuru sağlaması söz konusu olamaz .Vicdanların çölleştigi bir dünyada toprağın çölleşmesini önlemek mümkün değildir. Önce vicdanları adaletle , ötekine saygıyla, barışla , merhametle zenginlestirmemiz gerekiyor
Gelecek nesillerin huzuru refahı ve güvenliği büyük ölçüde bugünden atacağımız adımlara ,alacağımız tedbirlere bağlı. Zaman vicdani sorumluluklarımızın bilinci içinde liderlik gösterme ve sorunların üzerine kararlılıkla gitme zamanıdır. Aksi takdirde dünya sonu gelmez bir karanlık döneme mahkum olabilir. Bu karanlıktan uyandığımızda yeni bir dünya inşa etme imkânımızı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz
Sayfa 92;
Merhametini yitirmiş bir dönemde bizler, merhametin temsilcisi vicdanların sesi olmak durumundayız. Bizim farkımız bu olmalı. Batı ülkeleri zenginlik bakımından Refah bakımından çok ileri bir düzeydeler. Afrika, Asya,Güney Amerika'ya bakınca bambaşka bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Oralardaki yüz milyonlarca insanın gözyaşı , ahı, kanı, emeği, doğal kaynağı üzerinden Batı'da kurulan bir refah düzeni var.
Biz asla bir garibin, mazlumun, mağdurun, yoksulun, ezilmişin sırtından bir refah düzeyi kuramayız. Bunun bizim ne inancımız ne kültürümüz nede tarihimiz izin verir
Sayfa 210;
Diğer ülkeler bir araya gelebilmeyi beceremediği müddetçe imtiyaz sahibi ülkeler bu imtiyazlarından vazgeçmeyeceklerdir.Bu adaletsiz ve işlevsiz düzeni kırmadan yerine daha iyisinin gelmesi mümkün değildir.İşte bu nedenle diyoruz ki öncelikle bu imtiyazları ortadan kaldırmak zorundayız.
Diyoruz ki ; dünyayı bu beş ülkenin hırs , çıkar ve kaprislerine teslim edemeyiz .
Bunu başarmak zorundayız.
Ve ısrarla diyoruzki ;Dünya beşten büyüktür.
Geçmisi azda olsa hatırladığımızda, Ülkemizin kaynaklarının yerli ve milli anlayış ile çıkarıp , kullanılır hale getirip, enerjiye, sinerjiye dönüşmesini isteyen, Kahrolsun Emperyalizim, Yasasın Tam Bağımsız Türkiye diyen gençlere ızdiraplar çektirildiği bir dönemin hüküm sürdüğü zamanları gördük. El etek öpüp emperyalizme uşaklık yapanların varlığınıda gördük , o günlerden bu günlere kalan kırıntılarına medet bağlayan hainlerle iş birliğini organize eden emperyalist ülkelerin yöneticilerinin soylemlerinede şahit olmaktayız. BASKAN' ımızın Yürüttüğü her çalışma ile hayata geçirdiği her proje ile basarılı olduğuna şahit olanlar hedefe koyduğu her düşüncesinin hayata geçirileceğine dair şüphe edilmeyen biri olduğunu dünyanın kabullendigi bir lider olduğuna inanmaktalar. Güçlendikçe DAHA ADİL BİR DÜNYA düzeninin kurulması için hareket edecek olduklarına inandıkları BAŞKAN' ımizın Emperyalizmin beşiği olan ülkelerin korkulu rüyası haline geldigi gerçeğini saklıyamıyorlar, topyekun saldırı içinde olması gerekliliğini çekinmeden ifade ediyorlar. Kitabında ifade ettiği vurgularla iyice çıldıracakları içimizdeki işbirlikçi hainler ile her türlü oyunu oynayacakları açıkça belli. Düşünmekten korktukları bir gerçeği unutmaya çalışıyorlar, Geçmiş tarihimizden aldığımız derslerle aklı selim düşünen vatanını seven her vatandaşımızın oynanan oyunların şuuruyla hareket edeceği bunun yüklediği sorumluluk ile TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE gidişatına sahip çıkacakları konusunu akılarindan çıkaramıyorlar , 2002 den bugüne yapılanları unutturma, 2002 öncesini hatırlatmama gayretinden hiç vazgeçmiyorlar.
Belliki Güneş balçıkla sıvanmaz gerçeğini bir kere daha yaşamayı arzu ediyorlar