Düşüncelere anlayış, fikirlere tahammül erdemliliktir.
Siyasi hırs sebebi ile seçmenleri aşağılayıcı ifadelerin kullanılması hoş bir hal değildir. Kurumlar ilkesel eleştirilebilir fakat bireylerin tamamını bağlayıcı ağır ifadeler kullanmanın kabul edilebilir bir tarz olmadığı nettir.
Siyasetin en güçlü dinamizmi insan olduğuna göre aramızda olmasını istediğimiz seçmenleri ötekileştirmek, sığ ve bağnaz düşünmekten başka bir durum değildir.
Seçilmiş iktidara karşı daha çok demokrasi, daha iyi ekonomi daha fazla özgürlük ifadelerini kullanıp ajitasyon yaparak algı ile kafaları karıştırmak isteyenlerin, daha çok keyfiyet, daha fazla ihanet, daha büyük zafiyet göstereceklerin hedeflerine katkı sağlama halinde olmaları ise kabul edilir olmamalıdır.
Kardeş ülkemiz Kazakistan' da meydana gelen olayların Türkiyede olmasını temenni ederek keyif alanların güzel vatanımızda aynı kaosun olmasını beklemeleri ise akıl tutulmasının örneğidir.
Gercek hiç bir zaman değişmemiştir.
Biraz daha bireysel keyfiyet, bireysel menfaat, üstün insan olma psikolojisi içinde olanların, sınıfsız toplumda yaşamaktan huzur bulamayanların, askerimizin, polisimizin, vatandaşımızın hayatına mal olacak adımları atanların, kargaşa yaratanların demokratik olmayan, gayrimeşru yollardan arayışlara girenlerin, ihtirasları ve hırslarını yenemeyenlerin, cana kıyanların bıraktığı derin yaralar ve izler tarihten hiçbir zaman silinmemiştir. Bu oyunun bir parçası olanlar er geç bedelini ödedikleri gibi beddualarla yad edilmişlerdir.
Ülkesinin 2002’den bu yana gelişimini yakinen yaşayan, gözlemleyen, demokrasiyi sözde değil özde benimseyen aydın ve çağdaş insanların sessizliğini avantaj sayarak, Toplumun kişisel hak ve hürriyetlerine, yaşam tarzlarına, manevi değerlerine saldırarak sürdüren densiz ve dengesizler güzel yurdumuzda kargaşa çıkarma arzusu ile sürekli gündem oluşturmaya çalıştırmaktalar.
2002 öncesinde Yetmiş sekiz yıllık zaman diliminde emperyalizmin sömürgesi olan konumunda yaftalanirken , eğildiğimiz kadar özgür, zulme sessiz kaldığımız kadar şirin, muhtaç olduğumuz kadar kabul edildiğimiz günleri görmedik mi?
Bize biçilmiş en çapsız kimliğin hicabini içimizde taşımadıkmı.
Dışa bağımlı, tam sömürge 3. DÜNYA ÜLKESİ
Ülkemizde istikrarlı gidişatın engellenmesi için , Bugün kavga ve iç karışıklığı arzu edenler, her yer kan gölüne dönsün diye düşünenler neyi huzurla elde edecekler? Doğalgazda indirim, gıdada daha iyi tüketim, benzinde yarı fiyatına kullanımı, keyfiyeti daha fazla yaşamayı mı?!
Belli ki demokratik teamüllerle yönetim anlayışını istemeyenler gaflet ve delalet halindeler.
Askerinin, polisinin, idarecesinin , vatandaşının meşru yollarla seçilmiş Başkanının tırnağına zeval gelmesini zül sayanların sessizliği ve sabrının altında yatan metaneti göremeyip, kargaşadan medet umanlar için dua etmek, ülkesini seven herkes için vazgeçilmez olmalıdır.
"Allah’ım, 78 yılda ülkemizin gelişmesine çomak sokanların kalıntıları olan yobaz, gerici, sığ düşünceli kişileri gaflet ve delaletten kurtar. Gözlerinden perdeyi, dillerinden riyakarlığı, kulaklarından uğultuyu al.Kötü konuşmasınlar, doğruyu görsünler, yakışanı duysunlar, kendilerine gelsinler, hainlerin kayığına binmesinler. 4 mevsim 7 iklimi olan güzel vatanımızda sevgi ve barış içinde yaşama erdemine ersinler.
Ülkesinin seçilmiş Başkanına karşı zalimlerle iş birliği içine girmesinler.
15 Temmuz gününün bıraktığı hasarın acısını yüreklerinde sıcaklığıyla hissedenlerin huzuruna benzer ihanet tablolarıyla gelmesinler. Demokrasinin kuralları içinde teamüllere bağlı yaşamayı tercih etsinler. Son pişmanlıkları ile geriye dönüşü olmayan ağır bedeller ödeyeceklerinin şuuruna ersinler…
Çay tadında sohbetlerde huzur içinde kardeşçe yaşayalım